PC Dünyası

Kadın Ve Erkek Fıkraları Uyeols10

Join the forum, it's quick and easy

PC Dünyası

Kadın Ve Erkek Fıkraları Uyeols10

PC Dünyası

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sanal Dünya

Kadın Ve Erkek Fıkraları Dragonageoriginskapakku Kadın Ve Erkek Fıkraları Painkillerresurrectionk Kadın Ve Erkek Fıkraları Left4dead2kapakkucuk Kadın Ve Erkek Fıkraları Jamescameronsavatarthegz Kadın Ve Erkek Fıkraları Callofdutymodernwarfarei Kadın Ve Erkek Fıkraları Kucukpes2010kapak Kadın Ve Erkek Fıkraları Fifa2010kapakkucuk Kadın Ve Erkek Fıkraları Callofjuarezboundinblooo Kadın Ve Erkek Fıkraları Deltaforcextreme22009

    Kadın Ve Erkek Fıkraları

    HerakletuS
    HerakletuS
    Board Admin
    Board Admin


    <b>Cinsiyet</b> Cinsiyet : Erkek
    Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 352
    <b>Rep Gücü</b> Rep Gücü : 6045
    Başarı Puanı Başarı Puanı : 39
    <b>Kayıt tarihi</b> Kayıt tarihi : 26/11/09
    <b>Nerden</b> Nerden : İstanbul

    Kadın Ve Erkek Fıkraları Empty Kadın Ve Erkek Fıkraları

    Mesaj tarafından HerakletuS C.tesi Mayıs 15, 2010 3:06 pm

    Adamın biri birgün şehir dışında yolda kalmış.Saat gecenin 2siymiş ve arabaların nadir geçtiği ıssız bir yolmuş burası.Kış mevsimi olduğundan aşırı derece soğuk,fırtınalı,kar yağışlı ve bir metre ötenin bile görünemeyeceği kadar sis hakimmiş.Adam saatlerce yürüdükten sonra yanından yavaşça bir arabanın geçtiğini farketmiş ve bu işkenceye bir son vermek için koşarak arabanın ön kapısından içeri girmiş.Kafasını sola çevirmiş,(Gözlerine inanamamış)şoför koltuğunda kimse yokmuş.Tam bunun şokunu yaşarken ileride bir uçurumun belirdiğini farketmiş ve korkudan ne yapacağını şaşırmış son duasını etmeye başlamış.Bir de bakmışki direksiyonda sadece bir el var ve direksiyonu çeviriyor.Adam bu kadarına da dayanamıyarak arabadan dışarıya atlayarak hızla hiç bilmediği bir yöne doğru koşmaya başlamış ve ağaçların arasında olduğunu farkettiği küçük bir kahveye sığınmış.Bir çay içip kendine geldikten sonra kahvedekilere başından geçenleri anlatmış.Kahvedekileride bir korku sarmış ve kimseden çıt çıkmıyormuş.Derken birden kahvenin kapısı açılmış içeriye iri yapılı,yorgunluktan perişan olmuş,üstübaşı yırtılmış,kanter içinde kalmış iki adam girmiş.herkes hiç ses çıkarmadan onlara bakarken;adamlardan biri yanındakine hitaben ( göz işaretiyle bizimkini göstererek) :"Lan Osman,şurda oturan adam biz arabayı itmeye çalışırken içine oturan ******** değil mi lan." demiş.

    vites

    Son model bir Ferrari otobanda süratli bir şekilde ilerlerken birden yanında daha hızlı bir şekilde bir Anadol geçer. Sürücü şaşkın bir şekilde onu izler ve çok kısa bir süre içinde Anadol gözden kaybolur. Bir süre gittikten sonra yol kenarında Anandol şöförünün aracın altında bir şeylerle uğraştığını görür. İçinden "O araçla o kadar hızlı gidersen böyle yolda kalırsın" diye düşünürken yola devam eder. Bir kaç dakika sonra aynı anadol tekrar çok hızlı bir şekilde tekrar ferrariyi sollar ve geçer. Ferrari söförü yine şaşkın bir vaziyette bakakalır. Fakat bir süre sonra tekrar Anadol yol kenarındadır ve sürücüsü aracın altında uğraşmaktadır. Ferrari sürücüsü aynı düşünceler içinde hiç durmadan yoluna devam eder. Aynı olay 4 - 5 defa tekrarlanır. En sonunda Ferrari sürücüsü dayanamaz ve Anadol'un altında duran adamın yanına gelir ve:
    - Kolay gelsin. der.
    Anadol sürücüsü teşekkür ettikten sonra Ferrari sürücüsü dayanamaz ve sorar:
    -Madem sürekli arıza yapıyor neden hızlı gitmeye çalışıyorsun. Bu arabanın bir limiti var. Sen de o limite uyarsan hiç bir sorun çıkmaz.
    Anadolun sürücüsü başını arabanın altında çıkarır ve diğerine bakar ve aynen söyle söyler:
    - Yok be kardeş. Arabanın problemi hızlı gitmem falan değil başka. Sabahtan beri uğraşıyorum. Bir yerde problem var onu araştırıyorum. Nedense bu mereti bir türlü 2. Vitese geçiremedim...


    ileriiiiiiii

    Temel nişanlısı Fadime'yi gezdirmek için arabasına bindirir.
    Vitese atarken, eli hafif yollu nişanlısının bacağına değer. Fadime kıpkırmızı kesilir..
    Bir süre sonra evlenirler ve balayına çıkarlar.
    Bodrum'da otelin önüne gelince Temel kontağı kapatır El frenini çekerken, eli yine Fadime'nin bacağına değer. Fadime yine kızarır ve Temel'e;
    "Ula artuk evlenduk, daha ileri gidebilursun" der..
    Temel arabayı çalıştırır ve Kuşadası'na doğru yola koyulurlar.

    papağan ve hırsız

    Gecenin bir yarisi hirsizin biri bir eve girmis. Etrafa bakinirken birden bir ses duymus:
    - Polis herseyi goruyor, diye.
    Hemen korkudan lambayla kim dedi diye etrafa bakiyormus ama kimse yok. Tekrar o sesi duymus:
    - Polis herseyi goruyor, diye.
    Hirsiz bu sefer korkudan kacmaya karar vermis ve tam camdan atlarken, bakmis ki perdenin arkasinda bir papagan var. Papagan'a yaklasmis ve sormus:
    - Sen mi diyordun, polis her seyi goruyor, diye.
    Papagan:
    - Evet
    Hirsiz:
    - Senin ismin ne?
    Papagan:
    - Sekretergibicokkonusanpapagan.
    Hirsiz:
    - Hangi salak sana bu ismi koydu?
    Papagan:
    - Evin dobermanina polis ismini koyan salak...

    kafama vurma

    Sirkte bir arslan terbiyecisi eğittiği arslan ile birbirinden ilginç ve tehlikeli gösteriler yapıyormuş. En son gösterisinde eline bir sopa almış, arslanın kafasına sopa ile vurmuş, arslan ağzını açmış, adam da erkeklik organını arslanın ağzına sokmuş. Seyirciler çılgınca alkışlamışlar. Adam seyircileri selamladıktan sonra;
    - Aranızda bu hareketi yapabilecek bir gönüllü var mı?
    Diye sormuş. Arkalarda oturan bir adam seslenmiş;
    - Ben yaparım ama kafama vurmayacaksın...

    Yargıç:
    - Altı kadın, sekiz çocuk olmak üzere toplam ondört kişiye tecavüz etmekle suçlanıyorsun. Bir diyeceğin var mı?
    Suçlu:
    - İnsanları seviyorum, sayın yargıç.

    kekeme oldunmu?

    temel bir gün yeni fantezi ile eve gelir
    - ula fadime bu aksam yeni bi sey denicem , kulaktan gircem.
    fadime telaşla
    - ula beni sağır mı etcen.
    temel
    - ula garı bu zamana kadar kekeme oldun da bundan sonra sağır mı olucan?

    kekemelerrr

    iki adam yoldayürüyomus biri kekemeymis kekeme adam:
    -- gö gö gördün mü?
    --neyi??
    --şa şa şa hane bi bi bir mi mi mini e e etekli li ka ka kadın
    --hani nerede?
    --se se se sen ba ba ba bakana ka kadar ma ma mağzaya gi gi gir di!
    sonra biraz daha yürürler kekeme:
    -- gö gö gördün mü mü?
    --neyi??
    --şa şa şa hane bi bir a a a ara ba ge ge gecti
    --nerede??
    --se se sen ba ba bakana ka ka kadar ge ge gecti gi gi gitti
    biraz daha yürürler ve kekeme yine sorar:
    --gö gö gördün mü?
    artkadaşı sinirlenerek cevap verir:
    --gördüüm
    kekeme:
    --gö gö gördüysen bo bo boka ni ni niye ba ba bastın.

    çook geç

    Adamın biri kekemeymiş, tedavi için doktora gitmiş. Doktor bütün muayenelerini yaptıktan sonra adama:
    - Yaptığımız tetkiklerde gördük ki sizin kekeme olmanıza sebep cinsel organınız. Cinsel organınız çok büyük olduğu için konuşamıyorsunuz, biraz kesmemiz lazım.
    Adam çaresiz kabul edip ameliyat olmuş. Eve gelmiş karısına müjdeyi vermiş.
    - Bak hanım artık düzgün konuşabiliyorum.
    Çok sevinmişler hemen orada ilişkiye girmişler.. Ama oda ne kadın bakmış ortada mal yok.Bunun üzerine karısı:
    - Bey ben anlamam hemen git eski haline getir. Yoksa seni boşarım.
    Adam bir telaş doktora gitmiş. Kapıyı hızlıca açıp:
    - Doktor bey beni ne yap et eski halime getir yoksa karım elden gidiyor.
    Doktor adama dönüp:
    - A aa aaartııık çoo çoo çoookkk ge ge geeeçç.

    maphusluk

    Serçenin bir tanesi bahar günü dalgın dalgın uçuyormuş.
    Bir anda farketmiş ki, bir yolun üstünde uçuyo ve karşıdan da
    motorsikletli bir adam geliyo.
    Her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar ama nafile...
    Serçe "çotaaank" diye kaska çarpıp düşmüş.
    Şimdi, motorcu arkadaşımız, Allahı var sıkı bi hayvansever.
    Doğal olarak hemen atlamış motordan ; koşmuş serçenin yanına.
    Serçe baygın yatıyo.. Kıyamamış, bırakamamış yolda; almış getirmiş eve.
    Eskiden kalma bi de kafesi var evde.. Baygın serçeyi kafesin içine
    güzelce yerleştirmiş..
    Yanına da az biraz su, az biraz ekmek koymuş, vurmuş kafayı yatmış....
    Bizim serçe bi müddet sonra ayılmaya başlamış..
    Daha tam seçemiyo ortalığı.. Hafif bulanıklık var yani...
    Bi bakmış parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde...
    Birden dank etmiş vaziyet:
    - Motorcuyu öldürmüşüz beaaa ...!!!!!!




    aldatıyorsa sebebi war.
    Alışverişten sonra evine dönen kadın, kocasını yatakta genc ve guzel bir kadınla yakalayinca dehşete düşer.

    Ortalığı dagıtmaya kalkışacağı sırada kocası onu durdurur.
    "..Şöyle aciklayabilirim..." der.. "Eve donerken bu zavalli kizi gordum. Cok yorulmustu.

    Onu arabama aldım. Karnı da acıkmıştı, o yüzden onu eve getirdim ve senin buzdolabında unuttugun rostoyu pisirdim.

    Kızın ayakkabıları delinmişti. Modası gecti diye artik giymedigin ayakkabılarından bir cift verdim ona.

    Üşümüştü, o yüzden sana dogum gününde aldıgım fakat rengini begenmedigin icin hic giymedigin suveteri ona verdim.

    Kizin pantolonu parca parca olmustu, artık senin kalçalarının sıgmadıgı bir pantolonunu da verdim.

    Tam çıkmak uzereyken bana "Karınızın artık kullanmadıgı baska birsey var mi bu evde?" diye sordu.. ve işte buradayız.."
    70 lik eş
    70lik eşlerin evine adamın 40 yıllık arkadaşı gelmiş. Adam karısına hep canım, cicim, tatlım gibi sözler kullanıyomuş. Misafir merak etmiş ve sormuş:
    - Yaw biz senle 20 yıllık arkadaşız sen karına hep güzel sözler söyledin niye hiç ismiyle çağırmadın¿
    Adam:
    - İsmini hatırlasam çağıracağım



    vazelin
    Adamın biri motosiklet almış. Satıcı adama bir kutu vazelin hediye ederek:
    - Yağmurlu havalar da bunu metallere sür, pas yapmaz.
    Adam motorunu göstermek üzere kzı arkadaşına gitmiş. Akşama doğru kız:
    - Gel seni bize götürüp ailem ile tanıştırayım hem de akşam yemeği yeriz.
    Hemen arkasından da bir hatırlatmada bulunmuş:
    - Yalnız dikkat et bizim evde yemek yerken kimse konuşmaz. Konuşan olursa o btün bulaşıkları yıkar.
    Adam dört kişinin bulaşığından ne olacak diye düşünürken eve girdiklerinde bir de ne görsün dağ taş her yer bulaşık. İçinden "uulan ir konuşursak yandık" demiş. Yemek yerken aklına:
    - "Ben şimdi bu kızın elini tutsam kimse bir şey diyemez" fikri gelmiş. Kızın elini tutmuş kimseden çıt yok. Bir de öpeyim demiş, öpmüş yine çıt yok. Ulan ben bununla bu işi de pişireyim demiş. Herkesin gözü önünde kızla yatmış ama yine çıt yok. Adam iyice pişkinliğe vurup "yahu bunun anası da güzelmiş" deyip onunla da yatmış. Tekrardan çıt yok. Tam bu sırada dışarıda gök gürleyip yağmur yağmaya başlamış. Bizim ki motoru paslanmasın diye aldığı vazelini cebinden çıkardığı anda kızın babası bağırarak ayağa fırlamış:
    - Tamam tamam!!! Koy onu yerine bulaşıkları ben yıkarım! (FAVORİM BU):

    ÇAN


    Çok genç bir kadın ile yaşı epeyce ileri olan bir adam evlenmişler. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra adam yatak odasında ölmüş. Karısını mahkemeye çıkartmışlar. Hakim olayı anlatmasını istemiş. Kadın anlatmış:
    - Sayın hakim biz kocamla çok mutlu bir evlilik yaptık. Haftada 2 kez düzenli olarak sevişirdik. Kocamın kalp rahatsızlığı olduğundan tempolu sevişirdik. Bu amaçla her 2 saniyede bir çan sesi çıkaran bir saat aldık. Kocam her çan sesi ile ileri geri hareket ediyordu. Ta ki o tramvay evimizin önünden geçerken çan çan diye ses çıkarana kadar..


    arkadaşlar baktım ki konu fazlasıyla +16 olmaya başladı burdan sonraki fıkraları karışık vermek istedim.hepsi bizzat seçtiklerimdir.gülmeye devam.

    mart kedisi

    Soguk bir mart gecesinde genc erkek kediler disari cikmak icin susleniyorlar. Tam bu sirada kucuk erkek kedi birinin kolunu cekiyor.
    - "Abi nereye gidiyorsunuz? bende geleyim mi?"
    - "Hayir,biz disi kedilerle sevismeye gidiyoruz. sen gelemezsin"
    Kucuk kedi 2. ve 3 .gunde sansini denemis ama hep olumsuz cevap.
    - "Hayir,biz disi kedilerle sevismeye gidiyoruz"
    Kucuk kedi yine bir aksam uzeri disariya cikmaya hazirlanan abilerine yaklasmis
    - "Abi bende gelebilirmiyim" diye sormus. babacan bir kedi;
    - "Hadi gel, lan sende ogren" demis.
    Kucuk erkek kedi ve abileri cok soguk ve karli bir mart gecesinde sokaklarda dolasmaya baslamislar ve hemen bir plan yapilmis. Bir evin catisina cikip bekleyecekler ve asagidan disi kediler gecerken saldiracaklar. Aynen plandaki gibi catiya cikmislar baslamislar beklemeye, kar yagiyor ve hava cok soguk, aradan gecen 2 saatten sonra yoldan gelip gecen yok. Abilerinin yaninda bekleyen kucuk erkek kedi iyice usumus ve titrek bir sesle abisinin koluna durtmus;
    - "Abicim ben bi on dakika daha sevisir sonra giderim" demis.

    akıllı deli

    doktorlar delileri test yapıyorlarmış duvara bir otobüs çizmişler hadi binin bakalım demişler delilr teker teker binmişler biri hariç neden binmiyosun demişler çok kalabalık taksiyle giderim demiş...

    bunu yazmasam olmaz yaaa adminler kusura bakmayın

    sapık tavşan

    Bir tavşan durmadan tilki yavrularının yanına gelip
    sizin ananızı s*kecem diyormuş.
    Tabii yavrular bunu akşam anelerine söylemişler. Anneleride, "siz ona bakmayın yavrularım" demiş.
    Ertesi gün yine tavşan sizin ananızı s*kecem deyip kaçmış, bunu duyan anne tilkinin tepesi atmış, "ben ona gösteririm" demiş. çoçuklarına bi sonraki gün evden çıkar gibi yapıp saklanmış bi ağacın arkasına.
    Tavşan gelmiş yine tam sizin anan... derken tilki fırlamış ağacın ardından.
    Tavşan önde tilki arkasında başlamışlar koşmaya,
    kaç tavşan kaç,
    tut tilki tut
    misali
    Tam bu sırada tavşan geniş bi ağaç kovuğuna dalmış, tabii tilkide peşisıra.
    Tavşan rahatça geçmiş kovuktan ama tilki daha kovuğun girişinde sıkışıvermiş.
    tabi tavşan bundan istifade sallana sallana geçmiş tilkinin ardına, bakmışki pozisyon ofsayt
    şöle bi etrafına bakınmış ve demiş ki,
    "yahu hiçte canım istemiyor ama nalet olsun, çocuklara söz verdik".

    o da bişeymi

    İki kafadar avcı bir araya gelmişler köpeklerinin ne kadarda marifetli olduğundan bahsediyorlarmış.
    Birincisi:
    Ya benimki dehşet bir şey geçenlerde ava gitmiştim, baktım havada kuş süzülüyor, hemen nişan aldım çektim tetiği, birde ne göreyim fişekleri evde unutmuşum. Hemen köpeğime köpeğimin namlusun bi koklattım köpeğim bir koşu gidip Fişeği aldı geldi taktım hemen ve kuşu indirdim demiş.
    Öbürü o da bi şeymi demiş.
    Geçenlerde karımı da aldım ve plaja gittim. Tam denize gireceğiz bir baktık ki karım mayosunu evde unutmuş, karımın orasını burasını bir koklattım, köpeğim bir koşu gitti alt kattaki komşunun şeyini koparmış geldi.

    vatrolok

    Vantrolok eline geçirdiği kukla ile konuşuyor ve aptal sarışın fıkraları anlatıyormuş. Gösterisi biraz ilerledikten sonra birden orta sıralardan sarışın bir kadın ayağa kalkmış ve yükses sesle :
    - Afedersiniz !
    Bu çıkış üzerine vantrolog ve kalabalık durmuşlar ve sarışına bakmaya başlamışlar, sarışın :
    - Görüyorum ki sarışınların ne kadar aptal olduğuna dair şakalar yapmaktasınız. Peki söyler misiniz, bu kanıya nereden vardınız ? Tek suçumuz saçımızın rengi mi yani ? Sizin bu yaptığınınz ırkçılık olmuyor mu ? Kadınların birçoğunun sarışın olduğu ülkelerdeki kadınlara hakaret etmiş olmuyor musunuz ? Tanımadığınız bu kadar kadına ettiğiniz hakaretler sizi rahatsız etmiyor mu ? Söyler misiniz ?!!
    Bunun üzerine vantrolog çok mahçup ve üzgün bir yüz ifadesi ile :
    - Şey, ... ben özür dilerim, ... sadece şaka yapıyordum. Eğer sizi ...
    Sarışın Vantrolog'un sözünü keser ve :

    - Ben sizle konuşmuyorum bayım. O elinizdeki küçük terbiyesiz adamla konuşuyorum ! Siz onu savunmayın, o cevap versin.

    badem

    Tur otobüsü şöförünün omzuna dokunulunca adam hafifçe başını çevirmiş, bir bakmış ki elinde bir avuç badem, yaşlı bir kadın durmakta.. Teşekkür ederek almış bademleri ve yemiş..

    15 dakika sonra yaşlı kadın tekrar şöförün omuzuna dokunup bir avuç daha badem vermiş ve bu ikramı 5 kere daha yapınca;

    "Zahmet ediyorsunuz efendim.." demiş saygılı şöför, " Hep bana yedirdiniz.. Biraz da kendiniz yesenize.."

    Çiğniyemiyorum evladım.." demiş yaşlı kadın, "Dişlerim yok.."

    "Niye satın alıyorsunuz o zaman?.."

    "Evladım ben sadece üzerindeki çikolatayı emmesini seviyorum!.."

    lastik don

    Psikiyatristin ofisinde hasta sormuş, "Bana yardım eder misiniz Doktor.. 38 yaşındayım ve hala yatağımı ıslatıyorum!"

    "Sıkılmayın!" demiş doktor.. "Gelişmemiş benlik isyanı.. Sorumlulukları kabullenememe durumundan kaynaklanıyor.. Yatağınızı ıslatmamanızı iki yolla önleyebiliriz.. Birinci yol psikanaliz.. Haftada beş terapi, saati 50 Dolar..!"

    "Peki ikinci yol??"

    "Lastik don! Çifti iki dolar!"

    boşanma

    Biri 95 yaşında biri 92 yaşında karıkoca, boşanmak için hakimin karşısına çıkmış.

    Hakim üzülmüş, "Yapmayın ya" demiş "yetmiş yıllık evlisiniz
    niye boşanacaksınız?"...

    "Yok" demiş "adam biz çoktan boşanmaya karar verdikte çocuklar etkilenmesin diye, Ölmelerini bekledik.

    titsnic

    Okyanusta büyük bir gemi hızla ilerliyorken, gemi kaptanı herkesi güverteye çağırmış. Herkes güverteye toplanınca:
    - "Size bir kötü bir de iyi haberim var" demiş.
    "Önce hangisini söyleyeyim?"
    - "İyi olanı" demiş yolcular...
    - "11 dalda oscar kazanacağız..."

    HEYKELLER

    Yillarca, iki kahraman heykeli, biri erkek, biri disi, birbirlerine bakar durumda parkta dururlarmis, bir gun bir melek cennetten gelene kadar...
    "Sizler iyi ve ornek heykel oldunuz, bu yuzden ben de size ozel bir hediye verecegim. Yarim saat icin sizi canlandiracagim, siz de bu sure icinde ne isterseniz yapabileceksiniz!" demis.
    Ve melek ellerini cirpar cirpmaz heykeller canlanmis, birbirlerine biraz utanarak yaklasmislar, ama sonra hizla parktaki caliliklarin arkasina kosmuslar. Kisa bir sure sonra caliliklarin arkasindan kikirdesmeler, kahkahalar duyulmus, calilar sallanmis. Onbes dakika sonra, caliliklardan cikmislar, ikisinin de yuzunde genis bir tebessum varmis.
    "Onbes dakikaniz daha var!" demis melek, gozlerini anlamli anlamli kirparak... Disi heykelin yuzundeki tebessum biraz daha yayilmis ve erkek heykele donmus:
    "Harika! Ama bu sefer guvercini sen tut, ben siccam kafasina !..."

    SHERLOCK

    Sherlock Holmes ile Dr. Watson kampa giderler. Güzel bir yemek yiyip bir sise de sarabi devirdikten sonra uykuya dalarlar. Birkaç saat sonra Holmes uyanir ve arkadasini dürtükler.
    "Watson, yukariya bak ve bana ne gördügünü söyle".
    Watson cevap verir:
    "Milyonlarca yildiz görüyorum."
    Holmes sorar:
    "Bu sana neyi gösteriyor?"
    Watson bir an düsünür ve yanitlar:
    " Astronomik olarak milyonlarca galaksinin ve dolayisiyla milyarlarca gezegenin varligini görüyorum. Yildizlarin konumuna bakarak saatin 3'üçeyrek geçtigini çikariyorum. Teolojik olarak tanrinin kudretini ve kendi acizligimizi görüyorum. Meteorolojik açidan da bugün havanin çok güzel olacagini tahmin ediyorum. Neden sordun? Sana ne gösteriyor?"
    Holmes arkadasini sabirla dinlemistir ama artik dayanamaz:
    "Ulan hiyar, çadirimizi araklamislar!"

    PATRON

    Uçakta hostes, papaza sormus :
    - Viski, cin, sarap...Ne emredersiniz?
    - Kaç metrede uçuyoruz kizim?
    - On bin metredeyiz peder!
    - O halde sen bana su getir kizim, patrona çok yakiniz, ayip olur!

    KEKEME

    kekemenin biri bigün lokantaya gitmiş
    yemeği istemiş getirmişler bakmış tuz yok garsondan tuz istemiş garson getirmiş dökmeye başlamış kekeme:
    -koy koy koy koy koy koy koy koyma allah belanı versin

    PANTOLON
    Ucak dunyanin en kalabalik hava meydanlarindan biri olan Londra Heathrowa yaklasirken hoparlorlerden pilotun sesi duyuldu.
    -"Sayin yolcular,biraz sonra londra ya inmis olacagiz. londra da hava hafif yagmurlu ve sicaklik ...."
    Tam o sirada pilottan :
    -"Aman tanrim...."
    diye korkunc bir feryat duyuldu ve yolculara bir asirmis gibi gelen uc bes saniye boyunca hicbir ses cikmadi. biraz sonra pilot tekrar konusmaya basladi.
    -"Sayin yolcular demin sizleri cok korkuttugum icin ozur dilemek istiyorum.Ama hostes yanlislikla ustume koca bir fincan sicak kahve doktu.Canim cok yandi.Hele pantolonum onunun bir gorseniz..."
    Bu sirada arkadan bir yolcu bagirdi :

    -"Hele sen bizim pantolonlarin arkasini bir gorsen

    PASO

    Güzel bir bahar gününün sabahinda IETT söförü garaja gider, otobüsünü çalistirir ve yola çikar. Sorunsuz bir sekilde bir duraktan digerine ilerler yolcularini alir, indirir. Derken; duragin birinde iriyari, güçlü kuvvetli ve oldukça tehlikeli görünüse sahip bir adam otobüse biner.Şöföre sert bir bakis firlatir ve,
    - "Karagümrüklü bilet atmaz." diyerek arkadaki bir koltuga geçer ve oturur.Ertesi gün, ondan sonraki gün ve hergün ayni sey tekrar olur. Karagümrüklü, ayni sözlerle ve ayni sert bakislarla bilet atmadan koltuga geçip oturur. Bu durum otobüs söföründe kompleks yaratmaya baslar. Hat degistirme dilekçesi de red edilince son çare olarak bir jimnastik kursuna yazilir. Her aksam devam ettigi kursta; Judo, karate, aikido ve benzeri tüm dövüs teknikleri konusunda ihtisas yapar.Yazin sonlar na dogru, kendine güveni olan iyi bir dövüs ustasi haline gelmistir. Kurslar bitirdiginin ertesi günü tekrar otobüsüyle yola çikar. Uzaktan, Karagümrüklünün durakta bekledigini görür. Sinirini gizlemeye çalisirken, dislerini gicirdatarak otobüsün kapisini açar.Karagümrüklü otobüse biner, söföre sert bir bakis firlatir ve,
    - "Karagümrüklü bilet atmaz." diyerek ilerleyecekken tam o sirada,siki bir kavgaya hazir olan söför birden koluna yapisir,
    - "Neden atmiyormuşsun !??"
    Şöföre saskinlikla bakan adam söyle der,

    - "Karagümrüklünün pasosu war!!

    kuyruk

    Polis genelevlere bir baskın düzenleyip izin belgesi olmayan hayat kadınlarını gözaltına alır ve ifadelerini almak için karakola götürür.Karakolda ufak olduğu için sıra dışarıya kadar taşar.Bu sırayı gören yaşlı bir kadın merak eder ve sorar:
    “Evladım bu ne kuyruğu?” diye.Hayat kadını da:
    “Teyze burası portakal kuyruğu, burda bedava portakal dağıtıyorlar” der.Bunun üzerine yaşlı kadın;
    “O zaman ben de bekleyeyim.” der ve beklemeye başlar.Polis bütün kadınların ifadelerini alır ve son olarakta yaşlı kadına sıra gelir.Yaşlı kadını gören polis şaşırır ve sorar:
    “Ya teyze sen bu iş için biraz yaşlı değilmisin?”.Yaşlı kadın cevap
    verir:

    -“Yok evladım yok, önce soyuyom sonra emiyom…

    kör pilotlar

    Yolcular uçağın yanında otobüsten inmişler.. Bavullarını gösteriyorlar.Bir bakmışlar uçak şirketinin minibüsü yanlarında durmuş. İçinden kaptan pilotla, yardımcı pilot inmişler..Yolcular fena halde şaşırmışlar.. Nasıl şaşırmasınlar.. Kaptan pilotun elinde bir beyaz baston. Kolunda üç noktalı bant.. yardımcı pilotun elinde bir köpek taşması.. Tasmanın ucunda bir Köpek.. Sağa sola çarparak öyle ilerliyorlar uçağa.. Günlerden bir nisan değil ama, "Saka herhalde" demiş yolcular, doluşmuşlar uçağa.. uçak pistte hızla ilerlemeye başlamış. yolcuların gözleri camda. uçak hızlanmış.. Yolcular endişelenmeye başlamışlar.. uçak daha hızlanmış. Pistin sonu hızla yaklaşmaya başlamış.. uçak iyice hızlanmış.. Bazı yolcular paniklemiş dua etmeye başlamışlar. uçak son hiza ulaşmış. Bu arada pistin sonuna da ulaşmış. 10 metre sonra betonun bitip cimlerin başladığı gören yolcular dehşet içinde çığlığı basmışlar.. Tam o anda da kaptan pilot levyeyi sonuna kadar çekmiş.. uçak tam pist biterken tekerleklerini yerden kesmiş, havalanmış. Kaptan pilot arkasına yaslanmış. Derin bir nefes almış ve yardımcı pilota dönmüş: "Biliyor musun?" demiş,"Bir gün çığlık atmayacaklar ve hepimiz öleceğiz!.

    kendiliğinden

    Varlikli capkinin erkeklik organinda bir ciban cikar.Turkiyede hangi doktora gitse aldigi cevap,
    -"Kokunden kesilmesi lazim. Yoksa olursunuz!" olur.Arkadaslari Fransayi onerirler.Gider, basvurmadigi doktor kalmaz. Cevap aynidir. Amerika ya gider.Cevap degismez.Cok kizar.Bir zenci doktor, adama acir,
    -"Kimseye soyleme,Afrikada bizim kabilenin buyucusu dedemdir,sana yardimci olabilir" der adresi tarif eder.Adamcagiz, Afrika ya gider. Kabileyi ve Buyucu dedeyi bin bir guclukle bulur.Utanarak buyucu dedeye,
    -"Butun doktorlar kokunden hemen kesilmesi lazim.Yoksa yakinda olursun dediler" diye uzuntu icinde derdini anlatir.Buyucu dede muayene eder ve kendinden emin bir sekilde guler,
    -"Korkma! Tam zamaninda beni buldun!".Hemen bitkilerden ve yabani hayvan diskilarindan bir merhem yapar. Guzelce surer, sarar.
    -"Her aksam bana gel, 7 aksam merhem surmemiz lazim" der.Adam sevincle ayrilir.Her aksam gelir, merhem surulur, 7.gun aksam yine merhem surulur. Tedavinin iyi gittiginden emin ve mutlu bir sekilde, cok az konusan buyucuye sorar,
    -"Nasil kesilmesinden kurtuluyor muyum?"
    Buyucu agir agir basini sallar.Cubugundan emin bir eda ile duman ceker. Dumani magrur bir eda ile uflerken,

    -"Yok artik kesmek. Yarin gece Ay dogarken kendiliginden dusece


    halbuki

    Bir Alman, bir ingiliz, bir Laz barda oturmuş bir yandan içip, bir yandan karılarının aptallığı konusunda sohbet ediyorlarmış. Alman demiş ki:
    - Benim karım Helga o kadar aptal ki geçen gün ucuzluk var diye marketten 300 Mark'lik et almış, halbuki bir buzdolabımız bile yok!
    İngiliz gülmüş:
    - O da birşey mi? demis,
    - Benim karım Elizabeth daha da aptal. Babası çok zengindir, geçen hafta kendisine 6000 Pound'a araba aldırdı, ama kullanmayı bilmez.
    Laz atlamış.
    - Ula uşaklar, siz ne diyorsunuz. demiş,
    - Benim karım Fadime hepsinden aptal. Bodrum'a iki haftalık tatile gidiyor. Dün bavulunu yaparken gördüm, 400 tane prezarvatif almış, halbuki çükü bile yok!

    fareler

    İngiliz, Fransız ve Türk 3 fare barda oturup sidik yarıştırıyorlarmış.

    İngiliz bir bardak viski istemiş bir dikişte yutmuş ve demiş ki
    - Bir fare kapanı gördüğümde altına yatıp ayağımın ucu ile basıyorum. Kapanın bari gelince 20 tane bench press yapıp sonra peyniri alıp gidiyorum.

    Fransız 2 kadeh burbon istemiş, hepsini bir dikişte bitirdikten sonra demiş ki:
    - Fare zehri gördüğüm zaman mümkün olduğunca topluyorum evde ezip onu toz haline getirip sabah kahvemin içine atıyorum ki kafa yapsın diye.

    Bunlar Türk fareye dönmüşler birasını bitirdikten sonra Türk fare demiş ki:
    - Sizlerle uğraşamayacağım şimdi eve gidip kediyi mikmem lazım.

    donlar

    Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış.
    Önce İngiliz'in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış.
    -"Niye 7 tane?" diye İngiliz'e sormuşlar. O da
    -"Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane: Pazartesi, Salı, Çarşamba..." demiş. "Vay be! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki."
    Sıra Fransız'ın valizine gelmiş; açmışlar bakmışlar 8 tane don.
    -"7'yi anladık da niye 8?" diye sormuşlar. Fransız
    -"Pazartesi, Salı, Çarşamba... Her gün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım" demiş.
    -"Vay be! Adamlardaki temizliğe, medeniyete bak!" demiş görevliler.
    Sıra Temel'e gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don.
    -"Vay be! Ne varsa bizim insanımızda var. Şu medeniyete, şu temizliğe bak!" Sormuşlar:
    -"Neden 12 adet?"
    Bizimki cevap vermiş:
    -"Ocak, Şubat, Mart,.."

    azeri doktor

    Gelesen!
    - Selam doktor bey!
    - Salam... Sabahın hayır! (Selam. İyi sabahlar)
    - Ne salamı? Kızımı muayeneye getirdim. - Gızım, sen yahşi birine ohşayırsan! (Kızım sen iyi birine benziyorsun.)
    - Neee! Kızım kimi okşuyormuş?
    - Vallahi kimseyi okşamıyorum baba!
    - Sus kız! Koskoca doktor yalan mı söyleyecek? Ellerindeki pişikten anladı herhalde!
    - Pişik ele degel kucağa yaraşır. (Kedi ellenmemeli, kucağa alınmalı.)
    - Doktor sen ne diyosun yaa?
    - Siz haradan gelisiz? (Siz nereden gelirsiniz?)
    - Biz at mıyız haradan gelecek? Doktor, ağzını topla...
    - Gızım soyunasın, sırtına gulag asmag isterem. (Kızım soyun da sırtını dinleyeyim.)
    - Baba ya... bu adam kimin kulağını sırtıma asacak?
    - Men indi gızına dayandıraaram. Marağım gabardı. Neçe ağlarsın? (Ben şimdi kızınızı durdururum. Merak ettim. Neye ağlarsın?)
    - Baba ne diyo bu?
    - Gızım sen kârhanede çalışırsın? (Kızım sen fabrikada mı çalışıyorsun?)
    - Lan p... doktor... Küüüüütttt...
    - Özümü itirdim, dağlara kar düşende, bülbüle gam düşende, ruhum bedenden oynar, gözüme yumruk gelende...

    kararını ver

    Gelesen!
    - Selam doktor bey!
    - Salam... Sabahın hayır! (Selam. İyi sabahlar)
    - Ne salamı? Kızımı muayeneye getirdim. - Gızım, sen yahşi birine ohşayırsan! (Kızım sen iyi birine benziyorsun.)
    - Neee! Kızım kimi okşuyormuş?
    - Vallahi kimseyi okşamıyorum baba!
    - Sus kız! Koskoca doktor yalan mı söyleyecek? Ellerindeki pişikten anladı herhalde!
    - Pişik ele degel kucağa yaraşır. (Kedi ellenmemeli, kucağa alınmalı.)
    - Doktor sen ne diyosun yaa?
    - Siz haradan gelisiz? (Siz nereden gelirsiniz?)
    - Biz at mıyız haradan gelecek? Doktor, ağzını topla...
    - Gızım soyunasın, sırtına gulag asmag isterem. (Kızım soyun da sırtını dinleyeyim.)
    - Baba ya... bu adam kimin kulağını sırtıma asacak?
    - Men indi gızına dayandıraaram. Marağım gabardı. Neçe ağlarsın? (Ben şimdi kızınızı durdururum. Merak ettim. Neye ağlarsın?)
    - Baba ne diyo bu?
    - Gızım sen kârhanede çalışırsın? (Kızım sen fabrikada mı çalışıyorsun?)
    - Lan p... doktor... Küüüüütttt...
    - Özümü itirdim, dağlara kar düşende, bülbüle gam düşende, ruhum bedenden oynar, gözüme yumruk gelende...

    daha

    Doktor beni morga mi goturuyorsunuz?..
    - Evet.
    - Ama ben daha olmedim ki...
    - Olsun biz de daha gelmedik zaten...


    tabi olmaz

    Çekici bir genç kadın, çok zayıf bir bebeği doktora kontrole götürür.Bebeğe bakan doktor :
    -Bu çocuk iyi gıda almıyor, der ve kadına dönerek:
    -Lütfen soyununuz, diye rica eder.
    Soyunan kadının, göğüslerini iyice kontrol ettikten sonra doktor :
    -Düşündüğüm gibiymiş hanımefendi der, sizin hiç sütünüz yok.
    Kadın :
    -Tabi olmaz doktor bey, der.Ben çocuğun teyzesiyim...

    vicdan

    Doktor John hastasiyla atesli bir seks yaptiktan sonra, oturup düsünmüs:

    - "Keske yapmasaydim ama olsun.. Tüm doktorlar meslek hayatinda hastasiyla yatmistir" der ve kendini avutmaya calisir.

    O sirada vicdanindan bir ses gelir:

    - "Ama John, sen bir veterinersin."

    horoz


    Horoza sormuslar tavukmu yumurtadan cıkar,yumurtamı tavuktan cıkar diye. Horozda ben koyarım gerisine karışmam demiş....

    cenaze

    Bir adam sabah yürürken ilginç bir cenaze kafilesi farkeder; önde giden köpekli bir adam, arkasında iki tabut ve tek sıra olmuş yaklaşık 200 adam. Tuhafına gider. Kafilenin başındaki adam kuşkusuz cenazenin sahibidir, yanına yaklaşır ve sorar: - "Beyefendi, bu acılı gününüzde hatırlatmak istemem ama ölenler neyiniz oluyor?" Adam yanıtlar: - "Öndeki karım arkadaki de kayınvalidem." - "Vah vah; başınız sağolsun. Nasıl oldu?" - "Köpeğim karıma saldırıp öldürmüş. Kayınvalidem de karıma yardıma gelmiş onu da öldürmüş." Adam biraz düşündükten sonra sorar: - "Beyefendi kopeğinizi ödünç alabilir miyim?" - "Sıraya geç..."



    devekuşu


    Bir gun bir tavsan ormanda neşeyle yuruyormuş. Derken karşisına tanimadigi bir mahlukat cikmis.
    - Nesin sen diye sormus
    - Ben katirim. Annem essek, babam ise bir attir demis.
    Tavsan "hmm... hayli enteresan" diyerek yoluna devam etmis. Derken yine tanimadigi bir hayvana rastlamis.
    - Peki sen nesin?
    - Ben bir kurt kopegiyim. Annem kopek, babam ise kurttur.
    Tavsan yine enteresan diyerek ilerlemis. Ancak bu sefer karsisina ne idugu belirsiz bir hayvan daha cikmis.
    - Sen de kimsin?
    - Ben bir devekusuyum
    - Has.... ordan



    karıncayla ağustos böcüğü


    Yazin sicak,guzel gunlerinden bi gun yine bizim karinca serin sulara girip rahatlayip eglenmek yerine yine calismaktadir. Agustos bocegi ise evinin arka bahcesindeki havuzda guzel kizlarla birlikte eglenmektedir.Karinca bunu her gordugunde ise icin icin kiskanmakta ama
    -"Sen asil kisin gorecen" diyerek kendini avutmaktadir.Derken tum yaz boyle gecer
    ve yavas yavas sonbahar ve de kis gelir.Yagmurlu bir kis aksami karinca evinde,kucuk sobasinin onunde oturmus pencereden disari bakmaktadir.Elinde de yazin topladigi yemek parcaciklarini yemektedir. Derken evin onune bir limuzin gelir.
    -"Allah Allah" der icinden.
    -"Bu kimdir acep?".
    Sofor cikar ve en arka kapiya gider.Kapiyi acinca icerden once iki tane fistik gibi kiz ve ardindan kurkler icinde bizim agustos bocegi
    cikar.Yavas yavas karincanin evine dogru gelir.Pencereden cikar ve
    -"Hayrola agustos bocegi" der karinca.
    -"Ne olsun iste..Bizim arkadaslar cagirdi
    da Paris te parti varmis,oraya gidiyorum" der agustos bocegi.
    -"Sen de bir sey ister misin? diye bir ugrayayim dedim."
    Karinca;

    -"Sagolasin.Aslinda var bisiy.Yaparsan sevinirim valla.Orda yasayan La Fontaine adinda bir ibne varmis.
    Benim icin onu bi guzel sitermisin!..?"



    ördek


    Ördek bara girer ve barmen'e:
    - ekmek var mi
    - yok
    - ekmek var mi
    - yok
    - ekmek var mi
    - yok
    - ekmek var mi
    - yok dedik ya
    - ekmek var mi
    - eger bir daha sorarsan seni duvara civilerim
    - civi var mi
    - yok
    - ekmek var mi



    baba


    Kız erkek arkadaşını arayıp akşam yemeğe davet etmiş. Hem ailesiyle tanıştıracak, hem de ailesi dışarı çıktıktan sonra erkek arkadaşıyla birlikte olacakmış. Çocuk kız arkadaşının evine gitmeden önce bir eczaneye uğrar. Eczacıya: - "Bana prezervatif verir misiniz?", der; eczacı da ne yapacağını sorar. Çocuk da kız arkadaşının evine gideceğini, kızın ailesi gittikten sonra birlikte olacaklarını söyler. Akşam yemek yemek için masaya otururlar. Yemekten önce dua edilir herkes yemeğe başlar ama çocuk hala dua ediyordur. Kız çocuğa, "ben senin bu kadar dindar olduğunu bilmiyordum", der. Çocuk da kıza: - "Ben de senin babanın eczacı olduğunu bilmiyordum!!!"


    Hristiyan ve Yahudi
    Roma'da dünyaca ünlü San Pietro Kilisesi'nde büyük bir pazar ayini... Görkemli bir dinsel tören.. Papa bile katılıyor. Koskoca meydan mahşer yeri gibi. Kilisenin içi de dışı da tıklım tıklım. Bu arada kilise kapısında iki adam özellikle dikkati çekiyor. Ikisinin de boynunda kocaman birer levha asılı. Birinde "Ben koyu bir Hristiyanım, lütfen bana yardım ediniz" yazılı. Ötekinde ise sadece "Ben koyu bir Yahudiyim" yazıyor. Tabii ki kiliseden çıkanlar Hristiyan olduğunu ifade eden adama yanaşıyorlar ve ellerini ceplerine atıp cömertçe bir şeyler veriyorlar. Yahudi olduğunu ifade eden adamda ise siftah yok. Bu arada kiliseden çıkan iyi niyetli biri "Yahudiyim" yazısı taşıyana sokuluyor. "Bana bak kardeş" diyor, "..dürüstlük iyi bir şey, ama binlerce Hristiyan kiliseden çıkarken, senin Yahudi olduğunu böyle aleni olarak ifade etmen kanımca hiç de akıllıca bir hareket değil. Bak kimse sana para da vermiyor zaten.. Bence çıkar o yazıyı boynundan, sen de şu Hristiyan gibi..." deyince; boynunda "Yahudiyim" yazılı adam "Hristiyanım" yazılı olana dönüp sesleniyor: - Heey! Salamon! Herife bak be! Gelmiş bize ticaret öğretiyor..




    Wilson Çivileri
    Wilson adinda birinin bir çivi fabrikası vardır ve reklama ihtiyacı vardır. Pazarlamacı arkadaşı ile konuşurken arkadaşı "Wilson Çivileri" diye bir reklam ayarlayabileceğini ifade eder. "Bana bir hafta ver." der arkadaşı, "sana bir kasetle döneceğim." Bir hafta sonra pazarlama uzmanı Wilson'u görmeye gelir. Kaseti videoya koyar ve çalıştırır. Romalı bir asker İsa'yı çarmıha çivilemekle meşgul; yüzünü kameraya çevirir ve "Wilson çivileri kullanın, onlar her şeyi taşır" der. Wilson çılgına döner ve bağırır, "senin problemin ne? Bunu asla TV'de göstermezler, sana ikinci bir şans veriyorum, ama kesinlikle Romalı'ların İsa'yı çarmıha germesi gibi şeyler istemiyorum." İkinci hafta pazarlamacı elinde başka bir kasetle gelir. Yine kaseti videoya koyar ve çalıştırır. Bu sefer kamera Roma'nın dışından merkeze doğru yakınlaşır ve çarmıha asilmis İsa'nın önünde durur. Romalı bir asker yukarı bakar ve "Wilson çivileri, her şeyi taşır" der. Wilson kendini tutar bu sefer, "sen beni anlamıyorsun, çarmıhta bir İsa istemiyorum. Sana son bir şans veriyorum, bir hafta içinde yayınlanabilecek bir reklamla gelmeni istiyorum." Bir hafta daha geçer. Wilson sabırsızlıkla beklemektedir. Pazarlama uzmanı yeni kasetiyle gelir. Saçları uzamış bir adam nefes nefese koşmaktadır. Bir düzine Romalı asker de peşinden kovalamaktadır. Tepenin başına gelirler ve askerlerden biri kameralardan birine döner: "Keşke Wilson çivileri kullansaydık."



    tavşan kral



    Orman kralı aslan bir gün tatile çıkmaya karar vermiş ve yerine vekalet etmesi için tavşanı seçmiş.Bu kararını da bir toplantıyla bütün hayvanlara iletmiş.Toplantıda:
    -Eğer ben yokken tavşana saygıda kusur ederseniz,hepinizi mahvederim, demiş.
    Ertesi gün olmuş tavşan büyük bir sevinçle uyanmış ve dışarı çıkmış.Elleri arkasında keyifle ve kibirle ormanda dolaşmaya başlamış.
    Biraz sonra yılanı dere kenarında su içerken görmüş.Sessizce yaklaşıp yılanın ensesine sağlam bir tokat atmış.Hışımla arkasına dönen yılan tam tavşanı sokacakken aslanın tatile gitmeden önce toplantıda söyledikleri aklına gelmiş.Bunun üzerine sinirli bir şekilde önüne eğilerek :
    -Hürmetler tavşan abi, demiş.
    Tavşan gezinmeye devam ederken yaban domuzunu çalıların üstünde uyurken görmüş.eline bir sopa alıp domuzun kafasına vurmuş.
    Hışımla uyanan yaban domuzu tam tavşanı ısıracakken,aslanın tatile gitmeden önce toplantıda söyledikleri aklına gelmiş.Oda önüne eğilerek :
    -Hürmetler tavşan abi, demiş.
    Tavşan daha bir keyiflenmiş,kendine daha bir güvenir hale gelmiş dolaşmaya devam ediyormuş.
    Bu sırada ağaçtan sarkan bal kovanını almaya çalışan ayıyı görmüş."Dur şunada bi' pislik yapıyım" demiş kendi kendine.Ayıya arkadan yaklaşmış ve ayının kı*ına okkalı bir parmak atmış.Ayı öyle bir sinilenmiş öyle bir sinirlenmiş ki.Arkasına dönmüş tavşanı yakalamış bir mikmiş bir dövmüş bir mikmiş bir dövmüş.Tavşanın pestilini çıkarmış bir kenara atmış ve homurdana homurdana uzaklaşmış.
    Tavşan güçlükle yerinden doğrulmuş ayının arkasından bakarak "Ulan ayı oğlu ayı hiçmi toplantıya katılmadın" demiş.


      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 8:53 am